Babacan, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vizelerin karşılıklı adımlarla kaldırılmasının zamanının geldiğini söyledi.

Türkiye’nin benzersiz jeopolitik konumu ile Avrupa’nın güvenlik mimarisinin şekillenmesinde ve Çin’le ekonomik rekabette önemli bir rol üstlenebileceğini belirten Babacan, “Bu yeni jeostratejik ortam, Avrupa ile Türkiye arasında yakın iş birliğini sadece bir imkân değil, aynı zamanda bir zorunluluk haline getirmiştir.” dedi.

Türkiye’nin Çin ve ABD’den sonra dünyanın en geniş diplomatik ağlarından birine sahip olduğunu vurgulayan Babacan, bu durumun doğru yönetilmesi halinde yalnızca Türkiye için değil, Türkiye ile iş birliği yapan tüm ülkeler için büyük fırsatlar doğuracağını ifade etti.

Türkiye’de demokratik değerlerin zaman zaman zarar görse de temellerinin ayakta kaldığını vurgulayan Ali Babacan, halkın demokratik düzen arzusunun halen çok güçlü olduğunu belirtti. Yerel seçimlerin, seçimle değişimin mümkün olduğunu gösterdiğini ifade eden Babacan, “Demokrasimiz hasta ama ölmedi.” dedi.

Türkiye’nin ekonomik potansiyeline dikkat çeken Babacan, doğru ve tutarlı politikalarla Türkiye’nin 10-20 yıl içinde dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girebileceğini söyledi. Mevcut ekonomi yönetiminin para politikasında sıkılaşmaya gittiğini ancak kamu harcamalarında tasarruf ve yapısal reformların hâlâ yetersiz olduğunu ifade etti.

Babacan, Gazze’deki ateşkesin kırılgan olduğunu belirterek, Filistin Devleti’nin tanınması, sınırların belirlenmesi, mülteciler, yerleşim yerleri ve Kudüs’ün statüsü gibi temel meseleler çözülmedikçe Orta Doğu’da kalıcı barışın mümkün olmayacağını söyledi.